Mutluluğun Gücü Adına, Güç Bizde Artık

Mutluluğun Gücü Adına, Güç Bizde Artık…” Kurumsal Dünyanın Beyaz Yakalıları

“Mutlu olmak istiyorum.” Söylemesi basit, anlaşılması kolay olmakla beraber yakaları sararmaya başlamış beyaz yakalılar bu kavramı hayata geçirmeye artık zorlandıkları için gömleklerini değiştirme kararı verebiliyorlar.

O yüzden şimdi yaslanın, rahatlayın, arkanıza yaslanın ve yavaşlayın…

Abdulkadir Ercan Demirtaş Koç 3Mutluluğu nihai amaç haline getiren kurumsal hayatın bireyleri ileride gelecek o muhteşem günü beklemekle geçiriyor ömürlerini. Bir gün gelecek ve her şey mükemmel olacak. Özellikle elde edilecek bir başarı veya terfi ile tam da o andan itibaren tüm mutluluğun kendileri ile olacağını düşünen, sorunların sona ereceğine inanan nice çalışanlar var.

Sürekli mutluluğu aramak, mutluluğa odaklanmak,  ne kadar mutlu olduğumuzu gözlemektense, hayat içinde yaşadığımız anın tadını çıkararak, kendi seçimlerimiz sonucu yaptığımız yaşam tarzı değişiklikleriyle, aldığımız kararlar ve ardından attığımız doğru adımlarla mutlu olmak mümkün.* Yani mutluluk bir sonuç değil, yolun sonundaki hedef hiç değil; sürecin tamamında bulunduğunu fark etmemiz gerekiyor.

Kurduğumuz sağlıklı ilişkiler, çevremizden aldığımız destek, başkalarına yardım etmek, sahip olduklarımız için minnet duymak, bunları yazmak, kişisel zenginliklerimiz yaşamımıza katıp onları çeşitli şekillerde kullanmak, duygularımızı bize ve çevremize en faydalı olacak şekilde düzenlemek, psikolojik ihtiyaçlarımızı karşılamak, umut ve iyimserlik gibi pek çok şey mutluluğumuza katkıda bulunuyor*.

Bu yüzden bir şeyleri beklemek değil, “yapmak” gerekiyor; yeni anlayışlar ve kazanımlar aramak, yeni bilgi peşinde koşmak, yeni insanlar ile tanışmak, yeni hedefler bulmak gibi. Ama “yapmadan” önce de “olmak” gerekiyor. Olmak sonsuz bir yolculuktur.

İş hayatın tehlikelerinden biri de kendimizi meslekler üzerinden tanımlamaktır. Yani sahip olduklarımız üzerinden kendimizi tanımlıyoruz. Oysaki  “Biz kimiz?” Değerlerimiz, inançlarımız, duygulularımız, dürtülerimiz neler?

Mesleklerin rollere dönüşmesi bizleri bu rolün bir parçası gibi hissetmeye zorluyor. Gerçekte olduğumuz kişiden uzaklaşıyoruz. Oysaki “olmak” tüm bunların dışında kendi varoluşumuz ve bütünlüğümüzü sağlayan kendi potansiyelimize ulaşmamızı sağlayan bir süreçtir.

Kariyer yolculuğumuzu, kendi varoluşumuzun üzerinde inşa edersek önce durulup kendimize dönersek, anlarsak içimizdeki bizi; içimizdeki bizin amaçlarını uygun adımlar atarsak önce olma yolculuğuna çıkarız. Bu yolculuk bizim yaptıklarımızı etkiler, davranışlarımızı, hareketlerimizi, kararlarımızı…

Tüm bunların sonucu aslında bize sahip olduklarımızı getirir. Arzu edilen eğer başarılı bir kariyerse zaten bu yolculukta bunu elde edersiniz. O yüzden kişinin kariyerine yapacağı en değerli yatırım önce kendi varoluşunun üzerine yaptığı yatırımdır. Kendi hayat amacını belirlemesidir.

 “Kendine inancı olan kimse başkalarını ikna etmeye çalışmaz. Kendini bilen kimse başkalarının onayına ihtiyaç duymaz. Bir kimse kendini benimsediğinde, tüm dünya onu olduğu gibi kabul eder.” Lao Tzu

“Güç Bizde Artık”
Abdulkadir Ercan Demirtaş
İstanbul, 2018

*Mutluluk 2.0 Doç. Dr. Selda Koydemir & Dr. Gökce Bulgan

 

 

Yorum bırakın